Bir kurşun ki gözlerimi hesapsızca, korkusuzca deler
Nerde şimdi beni kör eden gözlerime inen perdeler
Sana duyduğum sevgi, papatyanın kokusundaki sırdır
Bıkmadan, usanmadan koşuyorum peşinde bilmem kaç asırdır
Herkesi kucaklayan gönlün bana gelince neden sığdır?
Şu kadarcık hatırım varsa o gönlüne beni de sığdır
Rabbinle dertleşmek için al eline bardağını
Eskit yollarını yürüyerek, ser önüne Tur Dağı’nı
Su misali akar zaman, kapanır ağızlar, lal olur diller
Öyle kutlu günlerdir ki yaşadığımız, yanar kandiller
Gel yanıma sensiz kaldım kaşı karam gözü karam
Bunca kedere şahittir elimde tuttuğum sigaram
Sana vurulup da kavuşamamak elbette bir dramdır
İtibarını düşünüp çabalamamak hakkın nazarında haramdır
Sanki suda yürümüşsün kaybettim geride bıraktığın izleri
Sensiz buraların tadı çıkmıyor, topladım bütün valizleri
Görmez beni gözün, duymaz kulakların ta ki bağırana kadar
Kaç gece bekledim seni sokaklarda tan ağarana kadar
İşe yaramaz dedin, hor gördün kalbimi, ben de astım askıya
İzin veriyorum artık Rabbimin şah damarıma yaptığı baskıya
Senin yoluna benim adadığım gibi ömrünü kim adar
Bıktım artık bu nazından, son sözümdür; benden bu kadar…
Discussion (0)