Ben Miyim?

Ben Miyim?

By Onur T ·
26 Nisan 2020

Bir uğultu ile başladım sabaha. Gölgemin kaybolmuş olduğu aydınlıkta, bir vagon sesi ile uyandım sabaha. Geceden içmiş olduğum alkolün vermiş olduğu hafif baş ağrısı ve yanımda adını bile bilmediğim bir kadın.Gözlerini açtığında “Günaydın Sevgilim” diye bir ses çıktı dudaklarının arasından.

Kimdi o? Ne ara kabul eylemiştim hayatıma. Aslında ondan sonra kimseyi almıyordum hayatıma. Yada alıyordum bilmiyorum, yine kim olduğumu nerde olduğumu hatırlamıyorum.Burası benim evim miydi? Bu tüller, bu yatak, bu televizyon. Hayır. Yok yok evet benim olmalı. Epeydir uğramadığım benim evim. İçten içe eriyordum adeta. Kim ve kimin olduğumu hatırlamam saatler sürüyordu artık ve bu beni yok oluşa sürükleyen bir hastalık olmaya başladı. Geçen her gün bir parça daha beni alıyordu bilmediğim içtenliğin içine.

Ve artık;Dar ağacında sallanan gençliğim içten içe kayboluyor artık. Bir aşk sızısı ile yaşamak saçma geliyor. Ve bunun vermiş olduğu acı ile tanımadığım kadınlar beliriyor sabah yatağımda.Sokağa atıyorum kendimi, ait olduğum yere, insanların içine, kalabalığa. Çünkü biliyorum ki yalnız kaldığım o vakit ben ben olmayacağım..Öğle vakitlerinde semtin içinde ufak bir meyhanede buluyorum kendimi. Kahvaltı niyetine içtiğim arpa suyu tok tutuyor beni ve acılı yaşamı bi nebze dindiriyor. Küstahça gülen ve hayatı umursamayan insanların içine karışıyorum. Bir kafede bir şeyler atıştırmak istiyorum. Garson “buyrun beyefendi ne alırdınız?” diye bir soru ile geliyor. Hafızam, beynim düşünmeye başlıyor hemen. Bana mı demişti? Ne ara beyefendi olmuştum bu serseri yaşamda.Simit ve çayı söyleyip etrafı, insanları kesiyorum hafiften. Birde ne görsem. Hayatın bana verdiği en büyük hediye sandığım o.Karşımda hunharca gülüyor. Mutluluğu mest olmuş dudaklarında. Beni fark etmiyor bile. Oysa dakikalarca çatık kaşlarım ve kirli gözlerimle onu izliyordum. Acaba ben yok muydum orada? Yine mi bir tavana asılı kalıp hayal görüyordum..

Onur T

Onur T

The user has not written a description about her/himself.

14 Ocak 2018 · 0 comments İkindi | İrem Yurtman

Mevsimin güze döndüğü bu taze vakitlerde bir ikindi zamanı, her daim oturduğu ve gizli bir antlaşmayla gönlüne tapuladığı bankta gene tek başınaydı. Şu 67 senelik ömründe güneşin yitip giden hasta bir adam gibi rengini kaybedişini izlemek, kendine vazife edindiği en mühim şeydi. Yaprakları sararmaya yüz tutmuş ve muhtemelen kendisinden daha yaşlı olan çınarın hemen altındaki […]

Discussion (1)

Your email address will not be published. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir